Siyonizm'in kontrolündeki batı dünyasının ve özellikle Siyonist Yahudilerin İslâm coğrafyasında rahatsız oldukları siyasi teşkilatların başında; Türkiye'de Milli Görüş, Filistin'de Hamas ve Mısır' da Müslüman Kardeşler var.
Büyük İsrail Projesinin önündeki en büyük engelin bu siyasi oluşumların olduğu bildiğinden; askeri veya postmodern darbelerle her fırsatta kol ve dalları budanmakta ve faaliyetleri sıfırlanmaktadır. Yani bu siyasi oluşumlara darbe ile veya siyaseten yıpratanlar, bilerek veya farkında olmadan Siyonizme uşaklık yapıyorlar.
Din düşmanı emektar bir gazeteci: "Ben Erbakan’ın hayatını inceledim. Önce Milli Nizam, sonra Milli Selamet ve Milli Görüş. Bunların hiç birisi bizim bildiğimiz ulusal kavramlar değil, dini kavramlar. Adil Düzen de Şeriatın ta kendisidir" diyor ve kendi dünya görüşüne göre Milli Görüşün mevcut sömürü sisteminin için tehlikeli olduğuna işaret ederek İslâm karşıtı kurumlara işaret fişeği gönderiyor. Bu ve bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Maalesef liberal, komünist, ırkçı, sağcı, solcu ve benzerlerinin Milli Görüşe yaklaşımları da bundan daha farklı değil.
Daha ilerisi; İslâm"ın genel mesajını herkesten çok daha iyi bilmesi gereken tasavvuf gurupları ve din adamlarının Milli Görüşe yaklaşımları da tam Siyonist Yahudilerin paralelinde.
Her görüşteki haramyedi siyasetçiler, Büyük İsrail Devleti hayali ile tüm insanları köle olarak kullanmak isteyen Siyonist Yahudiler ve onların güdümündeki benzerleri: Milli Görüşün; zalimin yanında yer almayacağını, zulme sessiz kalmayacağını, dini ve ırkı ne olursa olsun mazlumları yardımsız bırakmayacağını, çaresizlerin çaresi olacağını ve Siyonistlerin amaçlarına ulaşmalarını izin vermeyeceğini gördüler. Bu nedenle her fırsatta önünü kestiler. Ama, Müslüman geçinen sözde şeyhler efendiler, hacılar, hocalar ve din adamı geçinenler bu gerçeği bir türlü göremediler veya aldıkları ücret gözlerini kör etti, vicdanlarını kararttı da seslerini çıkarmadılar. Özetle Milli Görüşün ne olduğunu:
* Hans anladı ama, Hasan anlamadı.
* Hahamlar, Rahipler anladı ama; hocalar, şeyhler ve efendiler anlamadı.
* Kilise ve Havra cemaati anladı ama, bizim tasavvuf gurupları anlamadı.
* Sapkın inanca sahip olsa bile özgür iradesini kullanan herkes anladı ama, şeylerini ve liderlerini putlaştıranlar ve iradelerini onlara teslim edenler anlamadılar.
* Elin yedi kat yabancısı anladı ama, ömrünü Milli Görüş lideri ile aynı sofradan nasiplenerek geçirenler anlamadı.
Ne diyelim; Erbakan Hocanın dediği gibi bu bir nasip meselesi. Allah (c.c.) nasip etmeyince olmuyor.