Emekliymiş, asgari ücretliymiş, hayat pahalılığıymış, döviz artmış altın zıplamış, vatandaş geçinemiyormuş bizim siyasetçilerin umurunda değil. Ne iktidarı ne muhalefeti şapkalarını önüne koyup düşünmüyorlar bile. Her iki tarafından dertleri koltuğu kapmak ya da oturduğu koltuğu kimseye kaptırmamak, ülkenin gerçek sorunlarını bir kenara bırakıp birbirleriyle aşık atma yarışına giriyorlar. Önümüz Ramazan, emekli 15 bin lira maaşıyla evine pide alabilecek mi? Asgari ücretli 22 bin maaşıyla iftarını açmak için yemek masasına hurma alabilecek mi? Esnaf bırakın pide almayı hurma almayı elektriğini suyunu primini vergisini ödeyebilecek mi? Bizim siyasilerin umurunda mı? Değil. Onlar neyin peşin de; Senin diploman yok! Asıl sen okul değişirken usulsüzlük yaptın senin diplomanın geçerliği yok! Yani kısaca; Muhalefet iktidar olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversite diplomasının olmadığını iddia etti. İktidar sahipleri de Muhalefetin en büyük Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu’nun da üniversiteler arası yatay geçişte usulsüzlük yaptığını iddia etmeye başladı.  Yani tencere dibin kara yok yok asıl senin dibin benden daha kar muhabbeti.  Arkadaş! Emeklinin esnafın asgari ücretlinin bu ekonomik şartlarda hayatları kararmış, bunların hangimizin dibi daha kara arayışındalar. Ha bana sorarsanız hepsinin dibi kara.  Sayın Cumhurbaşkanını diploması yok diyelim. Ne olacak bu saatten sonra? Adam zaten 24 yıldır iktidarda zamanı geri alıp sil baştan mı yaşayacaksınız bu 24 seneyi? Ya da diploması var diyelim, ülkenin ekonomisi bir anda düzelecek mi? Ne olacak? Ekrem İmamoğlu yatay geçiş yaparken öyle olmuş böyle olmuş? Ne yapalım olmuşsa? 30 sene önce olan bir mevzu. Sanki millet oy verirken Ekrem İmamoğlu’nun diplomasına oy verecek!  Bunlar mı ülkemizin gündemi? Acı gerçekler bunlar mı? Geçin bunları, acı gerçek sokakta, pazarda, marketlerde. Fazla fatura gelmesin diye doğalgaz yakamayan emeklinin asgari ücretlinin evinde.  Her gün artan maliyetlerin altında kalkamayan iş yerimi kapatsam mı diye düşünen esnafın ocağın da. Ama ben ne dersem diyeyim boş. Hak aramasını bilmeyen bayrağını ezanını bir partinin var olmasına bağlayan. Ya da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk sanki sadece bir partinin ve onun mensuplarının tekelindeymiş gibi düşünenler olduğu sürece, diplomaydı oydu buydu gibi polemiklerle bizi çok uyuturlar. Her zaman derim bu ülkenin tüm değerleri halkın teminatı altındır. Siyasilerde kim ki benim değerlerime benden daha çok sahip çıkabilirler. Bıraksın siyasiler Bayrağın Ezanın Atatürk’ün teminatını bizlere. Halk olarak biz bu değerlere sahip çıkarız. Onlar yani Siyasiler bu ülkenin başka değeri olan halka sahip çıksınlar ve "Benim halkım ne durum da, mutlu mu, huzurlu mu, rahat bir yaşamı var mı?" Diye sorsunlar kendilerine. Sorarlar mı peki?