Ülkemiz son yüz yılın en acı felaketine tanık oldu. Telafisi mümkün olmayan can kayıplarının, yuvasını ve yavrusunu yitiren yüreklerin acılarını millet olarak yaşadık ve yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar derler ama bu ateş kendisini insan olarak tanımlayan herkesin yüreğini yaktı. Aradan üç hafta geçmiş olmasına rağmen, yediğimiz yemekten tat alamıyor ve başımızı yastığa huzurla koyamıyoruz.
Her türlü olumsuzluğa rağmen; İslâm kardeşliği hislerimize milli ve manevi duygularımıza yeniden kavuşmamız son derece önemli. Bu güzel hislerimize yeniden dönmek için böyle bir felaket yaşamamız gerekmiyordu.
İktidar kanadının deprem altında kaldığı bu olayda, STK lar devletin bir kaç adım önüne çıktı. Deprem bölgesinde ilk günlerde hiçbir varlık gösteremeyen yönetim, kusurunu helallik istemekle örtmek isterken, belki farkında olmadan muhalefetin eleştirilerinin haklı olduğunu itiraf etmiş oldular.
Deprem bölgesinde çalışan CANSUYU derneğinden bir kardeşimizin anlattığı bir olay gözlerimi yaşarttı ve yüreğimi ısıttı. Yardım malzemesi götürdükleri köyde köylüler; "Bize az da olsa yardım paketleri geldi, ama yukarı köylere hiçbir araç geçmedi, bu yardımları oraya götürün" demişler. Kendileri ihtiyaçlı oldukları halde, kardeşlerini nefislerine tercih eden yüce yürekli insanların adeta Sahabe ahlâkını hatırlatmış olmaları; milli, manevi, vicdanı ve ahlâki hislerimizin henüz yok edilemediğini gösteriyor.
Allah'ın (c.c.); böyle bir felaketi; sadece ülkemize değil, tüm insanlığa daha yaşatmaması dua ve dileklerimle.