Uzun zamandır köşe yazısı yazıyorum. Ama ben asla bir gazeteci değilim; ben sadece kendimce düşüncelerimi yazıya döken bir vatandaşım.
Gazetecilik kutsal bir meslektir. Çünkü gazeteci haksızlığa dur demesini bilen, araştıran doğruları bulan ve bu doğruları objektif, şeffaf olarak vatandaşa aktaran insandır.
Her insan gibi onlarında siyasi görüşleri olabilir ama kalemlerini, siyasi görüşlerini halka aktarmak için asla kullanmazlar. Savaş alanlarında ellerinde kamera ve mikrofon ile birlikte canlarını tehlikeye atarak halka gerçekleri aktarmaya çalışırlar hatta bu uğurda birçok gazeteci can vermiştir.
Kimi zaman kendi ülkelerinde bile gazetecilik yapan gerçek gazeteciler, buldukları doğrular birilerini rahatsız ettiği için, gazeteci bu rahatsız olanların hedefi haline gelir. İşte Uğur Mumcu, Çetin emeç, Abdi İpekçi, Muzaffer Akkuş ve yüzlercesi öldürülmüştür. Kimi zaman da fikirleri yüzünden tutuklanmış yıllarca ceza evinde kalmışlardır.
Öyle siyasi bir partiye sırtlarını dayamamışlarsa birçoğu maddi olarak sıkıntı içindedir. Ama gerçek gazeteci için maddiyatında önemi yoktur. Onların tek derdi halka doğruları şeffaf bir şekilde aktarmaktır.
Kutadgu Bilig'de geçen “Memleket kılıç ile tutulur, fakat kalem ile hükmedilir.” sözü bunu ifade etmektedir.
Büyük İskender bile şu sözüyle “Dünya iki şeyin üstündedir: Kılıç ve kalem.” Kalemin en büyük silah olduğunu açıkça ifade etmiştir. Düşünün günümüzden yaklaşık 2 bin 300 sene önce yaşayan büyük İskender bile kalemi kılıçla eş tutmuştur.
İşte bu nedenle gazetecilik çok önemli bir meslektir.
Birde gazeteciliği gazeteci yapmayan ama kendini gazeteci yerine koyan şakşakçılar vardır. İktidar olsun muhalefet olsun fark etmez.
Kimden besleniyorlarsa onların kalemşörlüğünü yaparlar. Her devrin adamıdırlar.
Bugün güç kimdeyse onun yanında olurlar yarın güç başkasına geçerse bukalemun gibi anın da renk değişip karşı tarafa geçerler.
Ellerinde purolar teknelerde orada burada keyif sürerler.
Göbeklerini gere gere neredeyse her akşam televizyonlarda savundukları siyasi partinin tetikçiliğini yaparlar.
Yalan dolan haber olması, halkı yanlış bilgilendirilmesi onlar için önemli değildir.
Onların tek derdi beslendikleri yerlerin menfaatidir.
Bu arada tetikçi derken yanlış anlaşılmasın benim burada kastettiğim ateşli silah kullanan bir tekçiyi kastetmiyorum.
Kalemlerini kullanarak tetikçilik yapanları kastediyorum.
Bu tür gazeteciyim diye geçinen müptezeller kalemini satarlar.
Altını çizerek tekrar söylüyorum kalemini satan gazetecileri iktidar ya da muhalefet tarafını tutan gazeteciler olarak ayırmıyorum.
Hangi taraf olursa olsun kalemini satan tüm gazeteciler için söylüyorum.
Son olarak şunu da belirtmek isterim ki! "Ne yapsın onlarda ekmek peşinde" diyenleriniz olabilir, olmaz kardeşim olmaz! Bazı mesleklerin kutsallığı vardır.
Mesela bir devlet memuru kazandığım para yetmiyor diye rüşvet alabilir mi?
Alamaz değil mi?
Maaşı yetmiyorsa gidecek ticaret yapacak ya da ek iş falan yapacak ama rüşvet almayacak.
Gazetecide mesleğinin kutsallığını bilecek ve mesleğine layık bir gazeteci olacak.
İşini layıkıyla yapan tek amaçları halkı doğru bir şekilde bilgilendirmek olan gerçek gazetecilere selam olsun.