Her zaman dedim ben siyasetçilere güvenmem. Elbette içlerin de doğru düzgün olanları vardır. Ama ben bildim bileli siyaset her zaman kirli olmuştur. Geçmişte banka hortumlayan yeğenler de gördük, rüşvetin belgesi mi olur diyen bürokratlarda gördük. Bu gün değişen bir şey var mı? Bence yok.
Neden mi?
Bakın sosyal medyaya kasetler havada uçuyor, iddialar doğru ya da yanlış yenilir yutulur cinsten değil. Hakaretlerin biri bin para.
Sosyal medyada birileri çıkmış inanılmaz iddialarda bulunuyor. Bu iddiaların yüzde yüzü değil, yüzde ellisi değil, yüzde onu hatta yüzde biri doğru olsa bile vah bu ülkenin haline. Ağza alınan paralar yüz milyarca dolarlar. Kim almış? Kim yemiş? Birileri hani bana hani bana demiş. Bu iddialar doğruda olmayabilir. Ama kimsede çıkıp bir açıklama yapmıyor. Ellerinde ki belgeleri ortay koyup bir dakika işin aslı bu demiyor.
Bel altı bel üstü inanılmaz söylemler geziyor ortada geziyor. Abi bu nasıl bir şey biz nereye düştük diyesi geliyor insanın.
Son olarak Memleket partisinin genel başkanı Sayın Muharrem İnce ile ilgili iddialarda bulunuldu. Resimler paylaşıldı. Burada yazlıktan orada kışlıktan tutun mahrem konular bile konuşuldu, hatta yetinilmedi resimler paylaşıldı. Bakın altını çiziyorum bu iddialar gerçek ya da değil ben bilemem. Ama seçim de bu kadar çok iddiası olan Sayın Muharrem İnce bu iddiaların peşine adaylıktan çekildi. İlginç bir durum değil mi? Hatta bu paylaşımları yani Sayın ince ile ilgili iddiaları yapan şahıs sosyal medya hesabından aynen şu paylaşımı yaptı?
“Muharrem İnce artık adaylıktan çekilebilirsin! Bundan sonra sana kasetlerin ile ilgili kimse şantaj yapamaz git ailenden özür dile” dedi. Bir iki gün geçmeden de Sayın İnce istifa etti.
Tabi aklıma şu soru takılıyor. Bu iddialar sahteyse resimler montajsa bunların ispatı çok kolay, resimler incelenir bu resim montaj denir. Ya da parasal konular yalansa mal beyanın da bulunulur gelir gider hesaplaması yapılır iş ortaya çıkar.
Bu güne kadar asla çekilmeyeceğim deyip bu iddialardan sonra bir insan neden çekilir ki? Özür dilerim Sayın İnce bir demecinde gerekirse seçime iki gün kala gereğini yaparım demişti. Tamam, ama bu iddialardan sonra gereğini yapıp çekilmesi biraz ilginç oldu. Bu iddialar ortaya atılmasaydı Sayın Muharrem İnce gereğini yapıp adaylıktan çekilir miydi? Madem adaylıktan “memleket” için çekilecektin neden zamanında çekilmedin? Yurt dışındaki oylar kullanıldı, pusulalara adın basıldı. Aklına şimdi mi Memleket sevdan geldi Sayın İnce? Diye adama sorarlar değil mi? Yoksa bu belgeler doğruydu onun için mi adaylıktan çekildin? Diye de sorarlar adama?
Ama bir gerçek! Herkesin kafasın da Sayın İnceye gereğini yaptıran o resimler o iddialar denilecek.
Diğer bir konuysa Sayın İnceye o iddia edilen kasetleri şantaj olarak kullanıp Cumhurbaşkanlığına aday olması için baskı yapan güçler kimler? Sayın İnce kasetler ya da resimler ortaya çıkınca neden adaylığını çekti. Eğer bu kasetler Sayın İnceye Cumhurbaşkanı adayı ol diye şantaj olarak kullanıldıysa Sayın İncenin Cumhurbaşkanlığına aday olması kimin işine yarıyordu? Bu resimler deşifre olup Sayın Muharrem İncenin adaylıktan çekilmesi kimin işine yarayacak şimdi?
Sonuç olarak bu soruların cevabı ne olursa olsun. Yazık bu ülkeye, dedim ya! Bu iddiaların binde biri bile doğruysa vah vah vah ki vah.
Emekli, esnaf, memur, asgari ücretli ay sonunu zor getirip hala “Allah Devletime zeval vermesin gerekirse ben fedakârlık yaparım” deyip, fedakârlık yaparken, bir başkaları deveyi havuduyla götürüyorsa yazıklar olsun.
Yok, arkadaş bu ülkenin halkı bunları hak etmiyor.
Hani bir laf vardır ya “gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır” elbette gerçekler bir gün ortaya çıkacaktır. Bunda bir sorun yok.
Ama o gerçeklerin ortaya çıkması için beklenen sürede bu ülkenin halkı her zaman ağır bedeller ödemeye devam edecektir.
Allah bizlere dürüst adil halkını düşünen siyasetçiler nasip etsin. Ne diyeyim başka.
Yok, şunu da diyebiliriz. Allah hakkını arayan, sorgulayan, körü körüne bağlı olmayan, siyasilerin her söylediğine inanmayan, sorgulayan, asıl söz sahibinin kendilerinin olduğunun bilincinde olan, yok din elden gider, yok Atatürkçülük biter, yok bayraklar iner gibi asılsız söylemlere inanmayan bilinçli halk nasip etsin.
Çünkü bu ülkenin bekasının da, güvenliğinin de, dininin de, bayrağının da, Atatürk’ünün de teminatı halktır. Bu topraklar ne liderler, ne komutanlar, ne sultanlar gördü her fani gibi hepsi gelip gitti. Hangisi gidince dinimiz gitti bayrağımız indi? Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”
Bize bu yeter, liderler gelip gider. Çünkü hiçbir faninin bu dünyaya da sonsuza kadar yaşama şansı yok. Asıl lider HALKIN kendisidir. Tek sorun bunun bilincine varıp varmamızdır.