Görgüsüzlük, sonradan görme, basitlik, patavatsızlık, cahillik vardı. Çektiği videolar ile insanlarla dalga geçmek vardı.
İnsanları küçümsemek vardı. Kısaca ne ararsanız vardı.
Engin – Dilan Polat çifti bunların hepsini yaptı.
Emekli asgari ücretli üç kuruş maaşı ile ay sonunu getiremezken, esnaf kirasını elektriğini suyunu primlerini ödeyemezken. İnsanlar bir ürünü iki kuruş ucuza almak için kuyruklarda saatlerce beklerken!
Bu zatlar kahvelerini altın tozu ile içtiler, saçlarına dolarlardan buket yaptılar, altın liralardan çiçekler yapıp birbirlerine gönderdiler, uçaklar aldılar, on milyonlarca değerde birçok arabalar aldılar, kardeşine babasına harçlık adı altın da milyonlarca para gönderdiler, villalarda oralarda buralarda görgüsüzce para saçan videolarını çektiler, milyarlarca dolar ülkeyi zarara uğrattılar.
Ve bunları aylarca insanların gözlerine soka soka yaptılar.
Kimse, "bunlar ne yapıyor" demedi. Üç kuruş para kazanan esnaflar maliyece denetlenirken, kimse bunları denetlemedi. "Bu paranın suyu nereden geliyor" demedi.
Sadece bunları mı?
Bunlar gibi birçok zatlar görgüsüzce videolar çekip dolarları sağa sola fırlatıp lüks villalarda son model arabalarda uçaklarda helikopterlerde şovlar yaparken birçok yetkili kurumlar bunları seyretti. Gelin bakalım buraya bu paraları nerden kazandınız diye sormadılar.
Ta ki bu sonradan görmelerin paylaştığı videolara halk aşırı şekil de tepki vermeye başladı. En nihayetin de yetkili kurumlar bunları incelemeye başladı. Sonuç olarak da yaptıkları sahtekârlıklar kara para aklamaları ortaya çıktı. Tabi bu arada milyarlarca dolar uçtu gitti.
Bu görgüsüzler bu videoları çekmeselerdi ne olurdu? Orasını bilemem ama çok daha öncesin de bu sahtekârlara birileri dur demeliydi.
Enerci enerci diye diye! Ülkeyi soydular.
Şimdi mal varlıklarına el kondu falan filan. Peki, bunların kaçırdıkları para ne kadar? Belli değil.
Hadi para kaçırmadılar diyelim, aklanan kara para ne kadar? Ülkemize zararı ne kadar? Belli değil.
Çünkü bu sahtekârların buzdağının görünen tarafı altında neler çıkacak bekleyip göreceğiz.
Alnının teriyle bileğinin hakkı ile para kazanan güzellik salonları gibi birçok esnaf neredeyse her ay denetlenirken. 40 milyonluk arabalara binen kendilerini uçak alan ve bunları herkesin gözüne soka soka gösterenler ellerini kollarını sallayarak şovlar yaparak ülkeyi zarar uğrattılar.
Şimdi birileri çıkıp bana şunu diyebilir. “Ya kardeşim işte tutuklandılar ya!” Ben de onlara şunu derim “kardeşim evet tutuklandılar ama bu güne kadar neden beklendi?” Ben 40 milyonluk araba aldım desem uçak aldım desem anın da benim gelmişimi geçmişimi incelemeye alırlar. Bırakın milleti kendi akrabalarım gelir bana hesap sorar sen çaldın mı? Çırptın mı? Nerden buldun bu kadar parayı derler.
Güzellik salonu işletmeciliğinden bu kadar para kazanmanın imkansız olduğunu zır cahil olsa bilir.
Güzellik salonu deyince birde şöyle bir durum var. Her meslekten işini yanlış yapan illegal işlere giren insanlar çıkabilir. Tek tek saymayım ama diyorum ki her meslekten çıkabilir.
Sonuç olarak güzellik salonlarını hedef gösterenler bu sahtekârlarla aynı kafada olan insanlardır. Hatta onlar cahil ötesi insanlardır.
Güneş balçıkla sıvanmaz misali bir iki kötü örnek güzellik salonu işletmecilerini karalayamaz.
Güzellik salonlarını işleten birçok üyem var benim. Hepsi etik ahlaklı yasalara kurallara devletine milletine bağlı olarak alınlarının teri ile işlerini yapıyorlar. Hepsi ekmeklerinin peşinde çocuğunun çoluğunun rızkını kazanmaya çalışıyorlar.
Bu yüzden bir iki kendini bilmez yüzünden tüm güzellik salonlarını karalamaya çalışan bir takım zavallılara diyorum ki!
Haddinizi bilin. Densizlik yapmayın.