Vizyon Kuyumcu
Hümeyra ULUBAY
Köşe Yazarı
Hümeyra ULUBAY
 

Ramazan Geldi, Hoşgeldi.. Sefalar Getirsin

Biz Müslüman bir toplumuz ve değer yargılarımız var.   Bunlar bizi, biz yapan, diğer milletlerden ayıran değerlerdir, özelliklerdir ve onun için çok kıymetlidir.   Sahip çıkmak ve yaşatmak gerekir.   Ramazan ayı, senenin diğer 11 ayından farklı, mistik bir o kadar da diğer nesillere aktaracağımız yada aktarmamız gereken sabırsızlıkla beklediğimiz bir aydır dostlarım.   Ben şahsen ramazan ayında oruç tutmayı, bedenimi dinlendirmeyi çok seviyorum.   Oruç tutmak nefsin terbiyesidir.   İki kere yurt dışına çıktım, iki keresinde de tesadüf ramazan ayına denk geldim.   Oralarda, Türk camilerini bularak imsakiye alıp orucumu tutmuşumdur.   Bu aya özel olmamakla birlikte ama Ramazan ayında da ayrı bir özdeşliği olan lokma döküp yabancı uyruklu komşularımıza ikram etmişimdir.   Onlara vücudumuzu senede bir ay dinlendirmenin sağlığımız için çok önemli olduğunu ve bizim dinimizde de çok güzel yeri olduğunu söyledim.    Aslında her yediğimiz ve içtiğimiz gıdaların değerini hatırlamamızı, onun için şükür etmemiz gerektiğini söylemişimdir.   Hepsi de sevgi dolu gözlerle beni dinlemişlerdir.   Sağolsunlar...   Gelelim çocukluğumuzda ki Ramazanlara   Çocuklukta başlar ya herşey...   Bizim çocukluğumuzda babaannem bizde kalırdı ve kendine has otoriter, bir o kadar da kucaklayıcı kişiliği ile biz yani torunlarına çok şeyler öğretmiştir.   Allah rahmet eylesin.   İyi ki, böyle büyüklerimiz var.   Onun sahura çağırışı, uyurken sessizce yanımıza gelişi, ismimizi söylemeden ( berinlemesin diye ) bizi uyandırması, çabuk olun şimdi ezan okunur, aç aç orucunuzu tutmak zorunda kalırsınız demesi, arkadan arkadan mis gibi ekmek kızartma ile karışmış çay demlenme kokusu...   Ramazanda biz evimizde mukabele okuturduk.   Hafız gelmeden önce gülsuyu ve yaşlılar için özel yerler hazırlardık ve o yerler hiç değiştirilmezdi.   Sırtına konacağı yastıktan tutun da, ayağı yere değip şişmesin diye, ayağının altına konacağı puf-a varana kadar...   Mukabele ye hergün aynı kişiler geldiği için bir kişi eksik olsa Kur'an okunmaya başlamadan önce o kişinin eksikliği hemen farkedilir acaba neden gelmediği merak edilir sorar, soruştururduk.   Ertesi gün veya geldiği gün de  hep beraber çok sevinirdik.   İftar zamanı sıcacık pidelerin kokusu ve babam...   Babam o kocaman elleri ile pidemizi sıcacık, daha fırından yeni çıkmış haliyle getirirdi ve çok sabırsızdı...   Annem tüm yemekleri yapmış, masamız hazırlanmış vaziyette hepimizi masaya çağırırdı.   Masanın bir başında babam, diğer başında babaannem...   İftardan sonra terafi...   Biz çocuklar hani yapılması istenmeyen şeyleri yapmaya bayılırız ya(!) o terafi namazında bize bir gülme krizi gelirdi ve tut tutabilirsen.   Hey gidi günler hey...   Allah razı olsun hepsinden ki bizlere bu harika günleri yaşattılar ve bu güzel değerlerimizi öğrettiler.   Bu arada ben 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatim etmiş bir kişiyimdir.   Bu konuda da hiç mütevazi olamam.   Yani Müslüman bir toplumda yaşadığımızı biz hiç unutmadık, bu değerlerden hiç uzaklaşmadık.   Hal böyleyken, uzaklaşanlarda dikkatimizi hemen çekti.   Mesela, Ramazan ayında toplumun içinde su içmek, yemek yemek, sigara içmek bizim dikkatimizi çeker.   Başkasını bilemem ama ben hoş karşılamam.   Bu bir terbiyedir, bu bir saygıdır.   İnsanların bu şekilde davranması da bana göre saygısızlıktır.   Şimdi bu yazıyı okuyan insanlar bana tepki verebilirler.   Bunun saygıyla ne işi var, diye...   Evet saygıyla çok işi var.    Bana göre, toplumdaki değerlerimizi, hususi toplumun içinde yerle bir etmeye çalışan insanlar da saygı sıkıntısı vardır.   Yemek yemek veya su içmek için her ne kadar haklı bir sebebi (hastalık) varsa bile bunu hiç kimsenin olmadığı bir yerde yapmalı, diye düşünüyorum.   Arkadaşlar, bizleri biz yapan, diğer toplumlardan ayıran özelliklerimize sahip çıkalım.   O değerlerimizi bize bundan sonra hatırlatacak kimsenin olmadığını düşünelim ve bu değerlerimizi, çocuklarımıza, gençlerimize sevdirelim.   Allah ülkemizi ve devletimizi korusun.   Cumhuriyetimiz hep ilelebet baki kalacaktır.   Bizler özgür insanlar olmayıp başka ülkelerin boyunduruğu altında olsaydık bu günleri rahat rahat istediğimiz gibi yaşayamayacaktık.   O yüzden bu vesile ile Atatürk ve silâh arkadaşlarını minnetle anıyor ve Allah razı olsun diyorum.   Yattıkları yerler cennet bahçesi olsun.   Ramazanımız mübarek olsun, Allah tekrarını görmeyi nasip etsin.   Sevgi ve saygılarımla.
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2023 - Cumartesi
Hümeyra ULUBAY

Ramazan Geldi, Hoşgeldi.. Sefalar Getirsin

Biz Müslüman bir toplumuz ve değer yargılarımız var.

 

Bunlar bizi, biz yapan, diğer milletlerden ayıran değerlerdir, özelliklerdir ve onun için çok kıymetlidir.

 

Sahip çıkmak ve yaşatmak gerekir.

 

Ramazan ayı, senenin diğer 11 ayından farklı, mistik bir o kadar da diğer nesillere aktaracağımız yada aktarmamız gereken sabırsızlıkla beklediğimiz bir aydır dostlarım.

 

Ben şahsen ramazan ayında oruç tutmayı, bedenimi dinlendirmeyi çok seviyorum.

 

Oruç tutmak nefsin terbiyesidir.

 

İki kere yurt dışına çıktım, iki keresinde de tesadüf ramazan ayına denk geldim.

 

Oralarda, Türk camilerini bularak imsakiye alıp orucumu tutmuşumdur.

 

Bu aya özel olmamakla birlikte ama Ramazan ayında da ayrı bir özdeşliği olan lokma döküp yabancı uyruklu komşularımıza ikram etmişimdir.

 

Onlara vücudumuzu senede bir ay dinlendirmenin sağlığımız için çok önemli olduğunu ve bizim dinimizde de çok güzel yeri olduğunu söyledim. 

 

Aslında her yediğimiz ve içtiğimiz gıdaların değerini hatırlamamızı, onun için şükür etmemiz gerektiğini söylemişimdir.

 

Hepsi de sevgi dolu gözlerle beni dinlemişlerdir.

 

Sağolsunlar...

 

Gelelim çocukluğumuzda ki Ramazanlara

 

Çocuklukta başlar ya herşey...

 

Bizim çocukluğumuzda babaannem bizde kalırdı ve kendine has otoriter, bir o kadar da kucaklayıcı kişiliği ile biz yani torunlarına çok şeyler öğretmiştir.

 

Allah rahmet eylesin.

 

İyi ki, böyle büyüklerimiz var.

 

Onun sahura çağırışı, uyurken sessizce yanımıza gelişi, ismimizi söylemeden ( berinlemesin diye ) bizi uyandırması, çabuk olun şimdi ezan okunur, aç aç orucunuzu tutmak zorunda kalırsınız demesi, arkadan arkadan mis gibi ekmek kızartma ile karışmış çay demlenme kokusu...

 

Ramazanda biz evimizde mukabele okuturduk.

 

Hafız gelmeden önce gülsuyu ve yaşlılar için özel yerler hazırlardık ve o yerler hiç değiştirilmezdi.

 

Sırtına konacağı yastıktan tutun da, ayağı yere değip şişmesin diye, ayağının altına konacağı puf-a varana kadar...

 

Mukabele ye hergün aynı kişiler geldiği için bir kişi eksik olsa Kur'an okunmaya başlamadan önce o kişinin eksikliği hemen farkedilir acaba neden gelmediği merak edilir sorar, soruştururduk.

 

Ertesi gün veya geldiği gün de  hep beraber çok sevinirdik.

 

İftar zamanı sıcacık pidelerin kokusu ve babam...

 

Babam o kocaman elleri ile pidemizi sıcacık, daha fırından yeni çıkmış haliyle getirirdi ve çok sabırsızdı...

 

Annem tüm yemekleri yapmış, masamız hazırlanmış vaziyette hepimizi masaya çağırırdı.

 

Masanın bir başında babam, diğer başında babaannem...

 

İftardan sonra terafi...

 

Biz çocuklar hani yapılması istenmeyen şeyleri yapmaya bayılırız ya(!) o terafi namazında bize bir gülme krizi gelirdi ve tut tutabilirsen.

 

Hey gidi günler hey...

 

Allah razı olsun hepsinden ki bizlere bu harika günleri yaşattılar ve bu güzel değerlerimizi öğrettiler.

 

Bu arada ben 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatim etmiş bir kişiyimdir.

 

Bu konuda da hiç mütevazi olamam.

 

Yani Müslüman bir toplumda yaşadığımızı biz hiç unutmadık, bu değerlerden hiç uzaklaşmadık.

 

Hal böyleyken, uzaklaşanlarda dikkatimizi hemen çekti.

 

Mesela, Ramazan ayında toplumun içinde su içmek, yemek yemek, sigara içmek bizim dikkatimizi çeker.

 

Başkasını bilemem ama ben hoş karşılamam.

 

Bu bir terbiyedir, bu bir saygıdır.

 

İnsanların bu şekilde davranması da bana göre saygısızlıktır.

 

Şimdi bu yazıyı okuyan insanlar bana tepki verebilirler.

 

Bunun saygıyla ne işi var, diye...

 

Evet saygıyla çok işi var. 

 

Bana göre, toplumdaki değerlerimizi, hususi toplumun içinde yerle bir etmeye çalışan insanlar da saygı sıkıntısı vardır.

 

Yemek yemek veya su içmek için her ne kadar haklı bir sebebi (hastalık) varsa bile bunu hiç kimsenin olmadığı bir yerde yapmalı, diye düşünüyorum.

 

Arkadaşlar, bizleri biz yapan, diğer toplumlardan ayıran özelliklerimize sahip çıkalım.

 

O değerlerimizi bize bundan sonra hatırlatacak kimsenin olmadığını düşünelim ve bu değerlerimizi, çocuklarımıza, gençlerimize sevdirelim.

 

Allah ülkemizi ve devletimizi korusun.

 

Cumhuriyetimiz hep ilelebet baki kalacaktır.

 

Bizler özgür insanlar olmayıp başka ülkelerin boyunduruğu altında olsaydık bu günleri rahat rahat istediğimiz gibi yaşayamayacaktık.

 

O yüzden bu vesile ile Atatürk ve silâh arkadaşlarını minnetle anıyor ve Allah razı olsun diyorum.

 

Yattıkları yerler cennet bahçesi olsun.

 

Ramazanımız mübarek olsun, Allah tekrarını görmeyi nasip etsin.

 

Sevgi ve saygılarımla.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.