Müslümanların imanlarını tehdit eden en tehlikeli şey itikadi hastalıklardır. Bundan son derece rahatsız olduğum için her fırsatta aklımın erdiği kadarı ile itikadi tehlikelere karşı din kardeşlerimizi uyarmaya çalışıyorum.
Bizim inancımızda kuralları Allah (c.c.) koyar, kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkes buna kayıtsız şartsız itaat eder. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) dünyevi bir konuda fikir ileri sürdüğünde sahabe: Ya Resulallah bu Allah'tan mı, yoksa senden mi diye sorarlardı. Benim görüşüm derse sahabe de o husustaki deneyim ve görüşlerini ileri sürerler, eğer Peygamber (s.a.v) Allah'tan derse; işte o zaman ama, fakat veya lakin demeden tam bir teslimiyetle itaat ederlerdi.
Şimdi en başta kendi nefsim olmak üzere günümüz insanı veya kendisini Müslüman olarak tanımlayan bizlerin Allah'ın (c.c.) hükmüne teslimiyet husunda, sahabe gibi samimi olduğumuzu söylemek mümkün görünmüyor. Günümüz Müslüman’ı kayıtsız şartsız Allah'ın (c.c.) hükmüne teslim olmak yerine; ilmine veya siyasi kariyerine teslim oldukları şeyh veya liderlerin kurallarına itaat ediyorlar. Hatta itaat ettikleri husus Allah'ın kurallarına ters ola bile! Özetle günümüz insanı; Allah'ın (cc.) tebliğ ettiği dini değil; dini, ilmi ve siyasi alanda teslim olduğu kişinin ona dayattığı dinsizliğe iman ediyor ve öyle yaşıyor. Bu haliyle de Müslüman olarak kalacağına inanıyor.
Halbuki en başta ifade ettiğim gibi dinin kurallarını Allah (c.c.) belirlemiş ve bu kuralları Peygamberimiz (s.a.v) vasıtası ile bizlere tebliğ etmiştir. Bundan sonra Allah'tan (c.c.) olduğuna inandığımız hususlarda bize düşen görev; itiraz etmeden, fakat demeden itaat etmek, teslim olmaktır.
Allah'ın (c.c.), kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesi bu teslimiyetle yaşatması dua ve dileklerimle.