Bir kez daha seçim dönemi geldi çattı ve sokaklar, caddeler siyasi partilerin renkli afişleri ve yüksek sesle çalınan marşlarıyla donandı. Ancak, toplumun gerçek ihtiyaçları ve beklentileri ne yazık ki bu seçim kampanyalarının arasında kaynayıp gitmekte. Boş vaatler, yüzeysel kampanya şarkıları ve siyasi polemikler arasında gerçek sorunlar ve çözüm önerileri göz ardı edilmekte.
Toplumun her kesiminden gelen sesler, ekonomik refahın düşüklüğünden, sosyal hizmetlerin yetersizliğinden ve belediyelerin asli görevlerinden uzaklaşmasından yakınıyor. Akaryakıt, taşımacılık, gıda ve kira gibi temel ihtiyaçların fiyatlarındaki hızlı artış, vatandaşların omuzlarına ağır bir yük bindirmekte. Evine ekmek götürmeye çalışan asgari ücretli işçi ve emekli vatandaşlar, bir yandan geçim sıkıntısı çekerken diğer yandan seçimlerde milyonlarca lira harcanmasını sorgulamaktalar.
Seçim otobüslerinin ve afişlerinin maliyetleri yükseldikçe, vatandaşların beklentileri ve umutsuzluğu da artmakta. Toplumun çoğunluğunu oluşturan asgari ücretliler ve emekliler, gelir adaletsizliği ile mücadele ederken, siyasi partilerin seçimler için harcadığı astronomik bütçeler düşündürücü bir noktaya varmakta. Adaylar güzel sözlerle değil, somut projelerle ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla toplumun gönlünde taht kurmalı.
Toplumun artık şaşa ve israftan ziyade gerçek projelere odaklanması gerektiği açıktır. İdarecilerin hesap verebilirliği ve projelerinin toplumun gerçek ihtiyaçlarını karşılaması, siyasete duyulan güvenin artması için temel bir gerekliliktir. Toplumun bilinçlenmesi ve adil bir yapı oluşturulması için tercihlerin parasal kaynaklar değil, güvenilirlik ve projeler üzerinden yapılması gerekmektedir.
Bizlere görev düşüyor; seçimlerde sadece renkli afişlere ve yüksek sesle çalınan marşlara değil, geleceğimizi etkileyecek gerçek projelere, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışına odaklanarak oy vermek. Unutmayalım ki, siyaset sadece siyasilere değil, toplumun kendisine aittir ve bu sorumluluğu birlikte taşımalıyız...