Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler ve küresel güçlerin bu bölgedeki stratejileri, uzun yıllardır süregelen bir karmaşa ve belirsizlik içinde devam etmektedir. Özellikle 1. Dünya Savaşı sonrası çizilen sınırlar ve kurulan devletlerin birçoğu, Batılı güçlerin çıkarlarına uygun olarak şekillenmiş, bölgedeki istikrarsızlığın temelini atmıştır. Büyük İsrail Projesi gibi çeşitli teoriler ve bölgedeki ülkelerin iç çatışmaları, vekalet savaşları ve demografik değişikliklerle birleşince, durum daha da karmaşık hale gelmiştir. Türkiye'nin bu bağlamda ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğu ve dikkatle hareket etmesi gerektiği bir gerçektir. Ülkemizin bölgedeki stratejik önemi ve tarihsel misyonu, onu daha dikkatli ve temkinli olma zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti olarak, özellikle iç ve dış politikalarımızda daha bağımsız ve milli bir duruş sergilememiz gerektiği açıktır. Acizane küçücük önerilerim... Bölgedeki istikrarsızlık ve güvensizlik ortamında, kısa dönemli  bireysel ticari kazançlar yerine uzun vadeli milli menfaatlere odaklanmak en önemli stratejilerden biridir. Bu bağlamda, ticari ve sosyal bağlarımızı yeniden gözden geçirerek, ülkemizin çıkarlarına en uygun stratejileri belirlemeliyiz. İç ve dış güvenliğimizi artırmak adına, daha etkili ve koordineli istihbarat çalışmaları yapılmalı, sınır güvenliği güçlendirilmelidir. Aynı zamanda, teknolojik altyapımızı ve savunma sanayimizi daha bağımsız daha da ileriye taşımalıyız. Uluslararası arenada yalnızlaşmamak adına, bölgesel ve küresel ittifaklarımızı güçlendirmeli, ortak çıkarlarımızı savunan ülke ve organizasyonlarla işbirliği yapmalıyız. Özellikle İslam Dünyası ile olan ilişkilerimizi yeniden yapılandırmalı ve güçlendirmeliyiz. Toplumun her kesiminde, ayrışmayı, kutuplaşmayı bir tarafa bırakıp; milli şuuru ve birliği sağlamak amacıyla, çeşitli platformlardan bilinçlendirme kampanyaları düzenlemeli, eğitim ve medya aracılığıyla halkımızı bilgilendirmeliyiz. Ortak değerlerimiz etrafında birleşerek, güçlü ve dayanıklı bir toplum yapısı inşa etmeliyiz. Kısaca, Ortadoğu'da ve yakın coğrafyamızda yaşanan olaylar karşısında, Ülkemizin dikkatini ve enerjisini uzun vadeli milli menfaatlere yönlendirilmesi elzemdir. Bu süreçte, stratejik ve akılcı davranarak, halkımızın ve ülkemizin geleceğini güvence altına alacak adımlar atmalıyız. Gelecekte karşılaşacağımız zorluklara karşı, birlik ve beraberlik içinde, güçlü bir Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız. Evet kıymetli dostlarım! Büyük İsrail’in kurulmasındaki en büyük engel, hiç şüphesiz mazlumların hamisi TÜRKİYE'mizdir. Allah muhafaza bizim başımıza komşu devletler gibi bir hal gelse, Dünya da bizi kabul edecek hiçbir ülke yok. O yüzden bu şerefli bayrağın altında gölgelenen aziz Milletimizin, bir olma mecburiyeti vardır.